Mimar Sinan’ın Yaşamı ve Sanatçı Kişiliği

On yedi yıl yeniçeri olarak çalıştıktan sonra 1538 yılında başmimarlığa atanan ve ö^n- ceye kadar elli yıl kesintisiz bu makamda kalarak Kanunî Süleyman,*11. Selim ve 111. Murad zamanlarında Osmanlı klâsik mimari üslubu ile özdeşleşmiş olan Sınan bin Ab- dülmennan, dünya yapı sanatının gelmiş geçmiş en büyük ustalarından biridir.

mimar-sinan

Çağdaşları ona saygı ile “Koca Sinan” diyorlardı. Avrupa’dan esen barok rüzgârları onun bıraktığı izleri dağı tınca ya kadar yüzlerce Osmanlı mimarı, gösterdiği yolda yürudu. Ounu- müzde, Türk kültürünün başlıca simgelerinden biri sayılmaktadır.

Sinan çocukluğunda,devşirme olarak yeniçeri ocağına alınmış, İstanbul’da eğitim görmüştür. Devşirme çocukların önceleri yalnızRumeli’denalmdığını göz önünde tutan bazı yazarlar, onun Arnavut, Bulgar, Sırp, Yunan, hattâ Avusturya kökenli olduğunu ileri sürmüşlerdir. Oysa, XV. yüzyıl ortalarından başlayarak devşirme sisteminin Anadolu’ya da uygulandığı bilinmekte, w kaynaklar Sinan’ın Rumeli’den değil Anadolu’dan geldiğini göstermektedir. Ermeni asıllı bir Anadolu çocuğu olduğu iddiası da geçersizdir. Daha sonraları bu kural değişmiş ise de XVI. yüzyıl başlarında Ermeniler devşirmenin dışında tutuluyor, Yeniçeri Ocağına alınmıyorlardı.’5
Aslında Sinan’ın etnik kökeni üzerinde fazlaca durmanın bir önemi ve gereği de yoktur. Çünkü Kühnel’in haklı olarak dikkatleri çektiği gibi, Sinan’ın eserleri en küçük ayrıntıya kadar o denli Türktür ki, onun Arnavut mu Rum mu olduğu tartışması tamamiyle yersiz olur.

XVI. yüzyıla ait kaynak ve belgeler Sinan’ın Kapadokyalı olduğunu ortaya koyuyor. Risa- let üi-Mi’mariye’de ona Sinan-ı Kayseri denildiği gibi ,17 1585-6 (H. 994) tarihli vakfiyesinde,18 Sinan’ın Kayseri’de oturan erkek kardeşini -ya da erkek kardeşlerinden birini

+Devamını Oku

Selimiye Camii’nin avizesi Dağcıların yardımıyla söküldü

Selimiye Camisi’nde bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle yerinden çıkarılması gereken avizenin bağlantı demiri, arama ve kurtarma ekiplerinin iki saatlik çalışması sonucu söküldü.

selimiye camii avizesi

Edirne Valisi Arif Paşa tarafından 1890’da Selimiye Camisi’ne armağan edilen avize, bakım ve onarım çalışmaları kapsamında Edirne Valisi Hasan Duruer’in talimatıyla Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi restoratörleri tarafından iskele yardımıyla yerinden çıkarıldı.

+Devamını Oku

Mimar Sinan’ın kafatasına ne oldu?


Mimar Sinan Anadolu tarihinin gelmiş geçmiş en büyük eserlerine imza atmış, zamanın Osmanlı baş mimarı ve inşaat mühendisidir. Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelen Sinan, 1511’de Yavuz Sultan Selim tarafından İstanbul’a getirilmiş. Ağırnas köyünün de Rum ve Ermeni’lerin yaşadığı bir köy olması münasebetiyle, Sinan’ın etnik kimliği yıllarca tartışmalara sebep olmuş.
Abdulmennan oğlu Sinan , Mimar olarak Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferine katıldı. 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferine Yeniçeri olarak katıldı. 1522’de Rodos Seferine Atlı Sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç Meydan Muharebesi’nden sonra, gösterdiği yararlıklar sebebiyle takdir edilerek Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (Bölük Komutanı) terfi ettirildi.Sonraları Zemberekçibaşı ve Başteknisyen oldu.
1533 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın İran Seferi sırasında Van Gölü’nde karşı sahile gitmek için Mimar Sinan iki haftada üç adet kadırga yapıp donatarak büyük itibar kazandı. İran Seferinden dönüşte, Yeniçeri Ocağı’ nda itibarı yüksek olan Hasekilik rütbesi verildi. Bu rütbeyle, 1537 Korfu, Pulya ve 1538 Moldavya seferlerine katıldı. 1538 yılındaki Karaboğdan Seferinde

+Devamını Oku

Mimar Sinan’ın Yalova’daki Tek Eseri Rüstem Paşa Camii Restore Ediliyor

Mimar Sinan’ın Yalova’daki Tek Eseri Ayağa Kaldırılıyor

Mimar Sinan’ın Yalova’daki tek eseri olarak bilinen Rüstempaşa Camii’nin restorasyonu sürüyor. Caminin 17 Ağustos Marmara depreminde yıkılan minaresi ise 14 yıl aradan sonra yükselmeye başladı.

17. asırda Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Rüstempaşa Camii restore ediliyor. Yalova’da Mimar Sinan’ın yaptığı tek Osmanlı dönemine ait cami 17 Ağustos Marmara depremine kadar ibadete açık tutuldu. Ancak depremde minaresinin yıkılması ve caminin de hasar görmesi üzerine tarihi mabet sadece kadınlar mescidi olarak kullanılmaya başlandı. Bir süre önce restore edilmeye başlandı. Sonradan eklenen bölümler yıkılıp binanın taş duvarları kumlama yöntemi ile temizlendi. Restorasyon çalışmaları hızla devam ediliyor. 14 yıl önce meydana gelen depremde yıkılan minare de yeniden inşa ediliyor.

+Devamını Oku

Mimar Sinan ile Mihrimah Sultan Aşkı Gerçeği

Mihrimah Sultan

Mihrimah Sultan

Son zamanlarda internette birkaç tane Mimar Sinan efsanesi dolaşıyor ve bunlardan en popüleri Mimar Sinan’ın Mihrimah Sultan aşkını konu alıyor. Bu şehir efsanesi o kadar yaygın ki gazetelerden Türkçe ve İngilizce Vikipedi’ye kadar her yerde değişik metinlerle karşınıza çıkıyor. Eğer bu efsane daha önce sizin bilgisayarınıza uğramadıysa neye benzediğini şu örnekten görebilirsiniz:

Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.

Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.

Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540

+Devamını Oku