Mihrimah Sultan
Hürrem Sultan ve Kanunu Sultan Süleymanın kızı olarak dünyaya gelen Mihrimah Sultan (1522-1578) 16.yy’da Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve yönetiminde önemli bir yeri olan padişah kızıdır.
Topkapı sarayında dünyaya gelen Mihrimah Sultanı Kanunu Sultan Süleyman çok severdi ve her istediğini yapardı Kanuni ve Annesi Hürrem Sultanında ilgisi sonucu Mihrimah Sultan çok iyi yetiştirildi ve çok iyi bir eğitim aldı. Mihrimah Sultandan iki yıl sonra dünyaya gelen II. Selim Kanuni Sultan Süleymanın ölümünden iki yıl sonra Padişah tahtına oturarak Kanuninin yerine geçti.
Daha sonra o yıllarda Diyarbakır valisi olan Rüstem paşadan evlenme teklifi alan Mihrimah Sultan o sırada (1539) 17 yaşındaydı. Rüstem paşanın evlenme teklifini kabul eden Mihrimah Sultanın düğünü Günümüzde Sultanahmet meydanında olarak bilinen (o zamanlar At Meydanı) büyük bir şölenle kutlandı. Mihrimah Sultan ve Rüstem paşanın düğünü yanı sıra Rüstem paşanın iki küçük kardeşi cihangir ve bayezit’in sünnet düğünleriyle hep birlikte kutlandı. 1544 ve 1561 yılları arasında kalan iki yıl dışında toplamda 15 yıl Sadrazamlık yapan Rüstem paşa. Mihrimah Sultan ile evliliğinden sonra sadrazamlık şerefine ulaşmıştır. Mihrimah Sultan hem eşi hemde babasının devlet yönetiminde olması sebebiyle büyük söz sahibiydi. Çok büyük bir servetin sahibi olan Mihrimah Sultan Mimar Sinan’a 1540-1548 yıllarında Üsküdar’da Mihrimah Sultan isminde büyük bir camii, ilk okul hastane, ve medreseden oluşan büyük bir külliye yaptırttı. Daha sonra yine Mimar Sinan’a yaptırdığı İstanbulun Edirne kapı olarak bilinen bölgesinde Camii hamam, çeşme, medreseden oluşan görkemli Mihrimah Sultan külliyesini inşa ettirdi 1562-1565. Edirnekapıda bulunan Mihrimah Sultan Camii’nin tek minaresinin arkasından güneş batarken, Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Camii’nin minareleri arasından ay doğmaktadır. Bunu Mimar Sinanın Mihrimah Sultana duyduğu aşka ithafen hazırladığı bilinmektedir. Mihrimah güneş ve Ay demektir.
Hürrem Sultan vefat ettikten sonra (1558) babası Kanuniye annesinin yaptıpı gibi danışman olarak destek olmuştur. Kanuni Sultan süleymanın ölümünden sonra kardeşi II. Selimede danışman olarak yardımcı olan Mihrimah Sultan babasına yaptığı gibi kardeşi II. Selim için tıpkı annesiymiş Valide Sultan rolünde destek olmuştur.
Not : Video’da anlatılan hikayenin doğruluğu konusunda net bir kaynak varmı bilmiyoruz. Yayınlamayı uygun gördük.
9 Yorum
mihrima sultan bence mimar sinanın evlenme teklifini kabul etmeliydi. gerçi hürrem sultan mihrima sultanı rüstem paşaya vermiş. ama eğer mimar sinanla evlenseydi. büyük üstadımızın çok daha güzel eserler yapacağına inanıyorum.
ne saçmalıyorsunuz siz kendinden otuz yaş büyük adamla ne işi var Mihrimah ın . üstelik sinan evli bir adamdır. bu ne saçma bir aşk
benim bildiğim kadarıyla mihrimah sultan değilmiş Mimar Sinanı istemeyen Mihrimah Sultan değilmiş. Hürrem Sultan rüstem paşaya vermiş Mihrimah Sultanı.
ıkı camı arasında aşk dıye bir kıtap war sız onu bı okuyun bence daha quzel anlarsınız olan bıtenı hiç birsey bildiqiniz qıbı deqıl..bence mımar sınanla mıhrımah sultan ewlenseydı bukadar quzel eserler yapamazdı mımar sınan cnqu o sewıyeye qelmesının sebebı mıhrımah sultana kawusamaması…
gizli aşk
helal olsu sana koca sinan
Öncelikle belirtmeliyim ki, ne tarihi vesikalarda, ne de akademik eserlerde “etekli bir kadına benzetilme” söz konusu değildir. Bu tür benzetmeler, ilmi mesnetten yoksun şehir efsaneleridir.
Osmanlı klasik mimarisinde, ibadethanelerin merkezi planlı ve kademeli yükselişleri dikkate alındığında, her klasik cami için bu benzetmeyi yapabilirsiniz. Ancak ibadethanenin “eteğe benzemesi” ne derecede mukaddesatımıza sığar, bunu okuyucularımızın vicdanına bırakıyorum.
Elbette Sinan, Kanuni’nin kızı Mihrimah için iki adet cami inşa etmiştir. Sinan, Sultan Selim için yarım düzine, Kanuni için ise onlarca camii ve sosyal mahiyetli yapılar inşa etmiştir. Sadece selatin camileri dediğimiz eserler için padişah fermanı gerekmektedir. Mesela, Azapkapı Sokullu, Kayseri Kurşunlu, Payas sokullu, Erzurum Lala Paşa ve daha pek çok Sinan tarafından inşa edilen eser için sultan fermanı bulunmamaktadır.
İki minare meselesine gelince;
Anadolu şehirlerinin pek çoğunda sultanlar adına inşa edilen camilerin de tek minareli olduğunu görüyoruz. Bu tamamen camiin şehir dokusu ile uyumu ile ilgili estetik bir konudur. Mihrimah’ın yalnızlığına yorulması da külliyen ilmi istinaddan yoksundur.
Elbette Sinan, bir bayan adına inşa edeceği camii zerafetine önem veriyordu. Özellikle Üsküdar Mihrimah Camii, gerek pencereleri, gerek sadeliği, gerekse zerafetiyle Klasik Osmanlı mimarisinin zirve eserlerinden biridir.
Mihrimah, 21 Mart’ta doğmuştur. Edirnekapı’da güneş batarken, Üsküdar’dan ay doğar. Sinan’ın bu dengeyi ayrlamış olması onun Mihrimah’a olan aşkını değil, ne derecede büyük bir usta ve astronom ilmiyle ne derece hemhal olduğunu gösterir.
Ayrıca Eminönü’ye yolunuz düşerse Rüstem Paşa Camii’ni de ziyaret edin. Çünkü Rüstem Paşa Mihrimah’ın eşidir. Şayet Sinan’ın mesleği dışında beşeri bir aşkı olsaydı, çinileri ve zerafetiyle yine bir şaheser olan Eminönü Rüstem Paşa Camii’ni bu kadar harika yapar mıydı?
Ayasofya’dan etkilenme elbette vardır. Bu etkilenme biçimi, 16. yüzyıl başlarında başlamıştır. Erken devirlerden itibaren iç mekanı genişletme ve aydınlık bir iç mekan elde etme çabası Selimiye Camii ile zirveye ulaşmıştır. Üstelik, Ayasofya kubbesi 40 direkle ayakta dururken, neredeyse aynı ebatlardaki Selimiye (Edirne) kubbesi sadece sekiz adet paye ile Ayasofya’ya meydan okumaktadır.
Yazınızda ele aldığınız “etekli bir kadın” benzetmesini hatırlayarak, bir hususu daha hatırladım: 1228 tarihli Niğde Alaaddin Camii’nin taçkapısı için de buna benzer bir benzetme yapılır ve çeşitli hikayeler anlatılır.
Selçuklu dönemi’nin anıtsal taçkapı mimarisini çok iyi tanıyan biri olarak tespitim şudur. Niğde Alaaddin Camii’nin taçkapısı doğu yönündedir. Kalenin topoğrafik yapısı bunu zaruri kılmıştır. Aynı şekilde Anadolu’daki herhangi bir kervansaray ya da medrese (mukarnaslı) taçkapısının yönünü doğuya çevirseniz yine ışık-gölge oyunlarıyla saçı örgülü bir kadın slüeti görebilirsiniz.
Başta da belirttiğim gibi, mimari miraslarımıza ve mukaadesatımıza yamanmaya çalışılan bu tür şehir efsaneleri bilimsellikten son derece uzaktır. Ayrıca bu eserlerin mimarlarına, banilerine iftira mahiyeti de taşımaktadır.
Ayrıca hiçbir eserinin kitabesine mimar olarak ismini yazmayan Sinan’ın, evli bir kadına duyduğu aşkı sanatına alet edeceğini düşünenler, Sinan’ın dünyaya ve sanata bakış açısını hiç anlamamış demektir. Sinan’ın Mihrimah’a evlilik teklifi yapması yine bir şehir efsanesinden ibarettir. Zira kayıtlarda böyle bir hadise yer almamaktadır.
Mimarbaşı Sinan’ın;
Yaklaşık yüz yıl yaşadığını,
400’den ziyade eser verdiğini,
Hafız olduğunu,
Hiçbir eserine isminin yazılmasını istemediğini,
Muazzam bir geliri olduğunu, günde en az 50 misafir ağırladığını,
Öldüğü zaman, bir akçe parası olmadığı gibi, borcunun da olmadığını
Hesaba katarsak, hikayede bahsedilen hadise, Sinan’ın dünyasıyla çelişmektedir ve bilimsel bir dayanağının bulunmadığı açıktır.
Mihrimah Sultan ile Rüstem Paşa’nın düğününde sünnet olanlar, Mihrimah Sultan’ın kardeşleri Şehzade Cihangir ile Şehzade Selim’dir.Bu yanlışı düzeltirseniz memnun olurum.